10 Eylül 2009 Perşembe

Adanalı Platini


Hürriyet gazetesinin haberine göre şimdilerde UEFA başkanı konumunda bulunan dönemin efsane oyuncusu Michel Platini'nin hayatını konu alan "Transfer" adlı filmde Platini'yi bir türk oyuncu olan Eric Cem canlandıracakmış.Güya rolü almasında PSG ve Galatasaray altyapısında falan oynaması etkili olmuş.

Buraya kadar herşey iyi güzel de en güvenilir kaynak olan www.imdb.com'da filmin adı geçmezken,Eric Cem diye de bir oyuncu yok.Halbuki filmin çekimleri bitmiş habere göre.O yüzden bizim buradaki kaynağı da göz önüne alırsak sıkış olma ihtimali yüksek.Zaten Platini'yle bu çocuk arasında nasıl bi benzerlik kurmuşlar anlamadım.Halis muhlis bir Türk gencine benziyor halbuki bizim Cem bir Fransız mösyösünden çok.Hani kebapçıya girip acılı adana söylemesini bekleyeceğimiz bir tip.Gene de bekliyoruz gelişmeleri.

- Bir de mahkemelere kadar düşen "The Hobbit" projesinde de mutlu sona ulaşılmış.Yönetmen Yüzüklerin Efendisi'ndeki gibi Peter Jackson,yapımcı gene New Line.2010 olarak planlanıyor vizyon tarihi.İlgilenenlere duyurulur. -

En Büyük Gaflet

"Bu tablo insanoğlunun çevreyi doğayı maalesef çok hoyratça kullanmasının faturasıdır."

Kadir Topbaş


"Derenin intikamı ağır olur.Şuanda olan da budur."

R.Tayyip Erdoğan



Dünden beri üzüntüyle ölü sayılarını takip ediyoruz.2010 Avrupa kültür başkentinde bu tablo nasıl ortaya çıkar diye düşünüyoruz.Belki de güya devlet büyüğü olacak adamlardan mantıklı birer açıklama bekliyoruz.Onlar da suçu az da olsa üzerlerine almak dururken,gidip orada yaşayan mağdur insanları ve dereyi suçlu buluyorlar.Onları iktidara getiren insanları.Tek kelimeyle bravo!!

- Laleyle,sanat sergisiyle falan uğraşacağına biraz da altyapıyla uğraşsaydın keşke be adam !! -

Serie A



La Liga'nın yayın hakları kapış kapış giderken (sağolsun Ronaldo-Messi),İtalyanların liginin yayın hakkının ülkemizde boş kalması bizleri Serie A'nın ne hallere düştüğüne dair derin düşüncelere sokmuştu.Ancak NTV Spor adamlara bir darbe de biz vurmayalım demiş olacak ki,aldılar yayın haklarını.La Liga'yla beraber Serie A da artık NTV Spor'da yayınlanacak.Bu gelişme çok sevindirici bir haber tabi,Türkiye'deki spiker-yorumcu-teknik ekip açısından en yetenekli kadroya sahip spor kanalı NTV Spor.Bitmiş Serie A için daha iyi bir yer olamazdı.Hele bir de Fox'a falan gitse hiç izlenmezdi maçlar.Gene de üzüldüğüm bir nokta var,2 hafta önce alsalardı da Milano derbisini de izleyebilseydik keşke...

9 Eylül 2009 Çarşamba

Futbolcu değil başka birşey: Gary Medel




Gary Medel, çoğumuz bu ismi fazla duymadık..En azından ben fazla duymamıştım..İnternette gezinirken gördüm bir araştırayım dedim..Şili Milli Takımı formasını da giyen Medel şu anda Boca Juniors kulübünde top koşturuyor..Defansif orta saha mevkiinde oynayan oyuncunun futbola dair ekstra bir özelliği yok..Ona blogumuzda yer vermemin sebebi; bırakın sıradan bir futbolcu, sıradışı bir futbolcunun da özel hayatında başına gelemeyecek olaylar silsilesinin bizzat yaşamış olması..
Şöyle başlayalım bi kere herifin lakabı ''Pitbull'' tamam, hırçın oyunculara takılan klişelerden ama şimdi gelelim bunun esas sebeplerine.. Şili otobanlarında bilindik bütün hız sınırlarını aşarak alkollü bir biçimde araba kullanan Medel bundan tam 3 sene önce feci bir kaza geçirmiş ancak arabasının görüntüsüne bakıldığında '' Aha gitti!..'' denilen adam oradan sağ salim kurtulmayı başarmış.. Heralde, bu olayla birlikte; hayat kısa ben her anını değerlendireyim anasını satayım mantığı ile hayatını idame ettiren Gary bundan bir yıl sonra bir barda önce uyuşturucu kullanmış sonrada orada bir güzel kavga çıkarmışş..Arada dayak yemiş, atmış ama soluğu karakolda almış bizim maceracı genç..Genç diyorum yanlış anlamayın Semih Şentürk gibi genç değil heee gerçekten genç(22 yaşında)
Neyse bizimki bunlarla da yetinmiyor..Birgün evinde parti veriyor karı kızı dolduruyor eve...Alkol malkol gırla gene sonra bunlar gaza geliyor hepsi balkona doluşuyor.. O sırada bir dikkatsizlik ve kızlardan biri boşluğa düşüveriyor ve maalesef hayatını kaybediyor..Tam önünde gerçekleşen bu olay karşısında psikolojik bunalım geçiren Gary Medel, müdavimi olduğu karakolun ardından alkol tedavisi ve psikolojik yardım için bir rehabilitasyon merkezine gidiyor..
Burada gereken işlemler yapılıyor ve genç yetenek herşeyden kurtulmuş bir şekilde basın toplantısına çıkıyor..Klasik soruların ardından gelen bir soruya ise cevabıyla yine herkesi şaşırtmayı başarıyor..
''Futbolcu olmasaydınız ne olurdunuz???''
'' Ya uyuşturucu kaçakçısı ya da hırsız.''
Bunu direkt olaak yaptığı basın toplantısında dile getiren futbolcu şu sıralar oynanan Brezilya-Şili maçında ilk 11 de görev almış oynuyor.. Biz hala disiplinsizlikten yakınalım.. Adam işi bitrmiş arkadaş ...

Beşik Geri Döndü


Euro 2008'de milli takımımız mucizeler silsilesi sonucu yarı final oynamış,biz Türkler hemen gaza gelmişti.Haklıydık da,öyle maçlar çıkarmıştık ki gaza gelmemek elde değildi.Bu vesileyle o turnuvada yer almayan İngiltere'nin yokluğu pek göze çarpmadı bizim açımızdan,hatta unuttuk desek yeridir.İngilizler Hırvat Petric'in uzaktan hediyesiyle turnuvanın dışında kalmış,biz de bir hayli şaşırmıştık.E malum "futbolun beşiği" denilen İngiltere'nin turnuva dışında kalması, Barca veya Madrid olmadan La Liga'nın oynanması gibi birşeydi.Ama pek eksikliğini hissetmedik,bizim çocuklar her maç bir mucize yapıp İngilizleri akıllara getirmediler.

İngilizler hırs yapmış olacak ki 8 maçın 8'ini de kazandılar Dünya Kupası elemelerinde.Son kazandıkları maç bugündü.Kaderin belki de garip bir cilvesi gerçekleşmiş,Hırvatistan ve İngiltere yeniden elemelerde aynı gruba düşmüşlerdi.Ama dediğim gibi İngilizler hırslarıyla sahadan sildiler Hırvatistan'ı,5-1'lik skorla sahadan galip ayrıldılar.Hem kupaya katılmayı garantilediler hem de iyi göz dağı verdiler.Gerrard-Lampard ikilisiyle dünyanın en iyi ortasahasına sahipler.Kanatlarda Joe Cole,Walcott,Lennon,Milner gibi çok yetenekli adamlar var.Beckham'ın da dönmüş olması sevindirici.Defansları da Terry-Ferdinand ve Glen Johnson-Ashley Cole ikilileriyle göz dolduruyor.Forvette de sevmediğimiz insan Rooney var ki sevmesek de iyi adam.Bir de Heskey olmasa tam olacak ya kanımca turnuvaya kadar Owen da gelir bu takıma.Bu İngiltere bu kadroyla böyle oynarsa belki de uzun zamandır özlemini çektiği kupayı tekrar kaldırabilir.Sonuç olarak Slaven Bilic'in de maç sonrası söylediği gibi, " England can rule the world " ...

The lucky number 32


Bugün Türkiye - Bosna Hersek maçından sonra arkadaşlarla muhabbet ederken biri bir Christian Vieri vardı zamanında noldu ona dedi . Ben de bir zamanlar en sevdiğim oyuncu olan daha küçücük bir çocukken bile anneme yalvara yakara aldırdığım 3 tane farklı formasına sahip olduğum Vieri'yi unutanlara bir hatırlatayım dedim . Profesyonel kariyerine Torino'da başlayan Juventus da dahil İtalya'nın çeşitli takımlarında oynayan arada İspanya'ya da uğrayıp Atletico Madrid'de forma giyen Vieri'yi Vieri yapan ise kesinlikle İnter'de geçirdiği 5 muhteşem sezon ve attığı 103 gol oldu.

Sonrasında düşen formunu asla yakalayamamasının yanında İnter'den Milan'a giderek bence çok büyük bir hata yapmış ve onu eskiden çok seven İnter taraftarı da , asla O'nu benimseyen Milan taraftarı da onu kendi takımlarına ait görmemişlerdir.İşte tam olarak bu yüzden futbolu bırakmasının ardından henüz uzun bir süre geçmemiş olmasına rağmen Vieri İtalya'da çoktan unutuldu.

Herşeye rağmen Christian Vieri gerçekten büyük bir golcüydü ve benim gibi dünya futboluyla o dönemde tanışan çoğu küçük çoçuğun da kahramanıydı.Ayrıca o formalardan biri hala sağlam ve şu anda kardeşimin...

BOSNA HERSEK 1-1 TÜRKİYE



Milli Takımımız kader maçında Bosna Hersek ile 1-1 berabere kaldı.. Aslında galibiyete çok inancımız vardı ulus olarak ama galibiyete inanan bir takım yoktu sahada.. Oyuna öyle bir başladık ki kimse ne olduğunun farkına varamadan 5.dakikada 1-0 lık üstünlüğü sağladık Emre ile..İşte olay ondan sonra koptu 1-0 dan sonra futbol tarihinde gelmiş geçmiş bütün taktik anlayışlarından, bütün oyun planlarından vazgeçtik.. Paslaşma sıfıra indi.. Üst üste maksimum 6 pas yapabildik yanılmıyorsam.. Tam bu kötü gelişmeler başlamışken 26 da ise olağanüstü bir frikik golü ile Bosna hersek 1-1 lik beraberliği yakaladı..Bunun üstüne bir de Fatih Terim in atılması bütün olumsuzlukların bizi bulduğunu gösteriyordu.. Bu sorunlu dakikalardan maçın sonuna kadar topa yüzde yüz hakim olan bir takım olmamasına rağmen top daha fazla bizim ayağımızdaydı. Fakat defansta kademe anlayışı diye birşey yoktu..Orta sahada yetersiz kalan Ceyhun Gülselam ve defanstaki bomba Önder Turacı takımızı kilitledi..Bunun üstüne Arda ve Tuncay dan yaklaşık 80 dakika doğru düzgün verim alamayınca sahadan boynu bükük ayrıldık.. Tamam son 10-15 dakika çok kaçırdık ve baskıyı kurduk tamam gol pozisyonu anlamında çok fazla sıkıntı çekmedik ama dediğim gibi hiçbir futbol mantalitesine uymayan -özellikle defansif anlamda- futbolumuzla yaptığımız bu ataklarda amaçsız ve boş kaldı..
Neyse, işimiz mucizelere kaldı..olmayacak diye birşey yok ama olması da çok zor bir ihtimal!

ÖMER AŞIK!



Aslında başlığa bugüne kadar skorları yazmıştım ama bu maç diğerlerinden biraz farklıydı..Şu ana kadar oynadığımız hiçbir maçta bir oyuncu bu kadar ön plana çıkmamıştı..Genç Ömer Aşık beni televizyon başında hop oturtup hop kaldrıdı...Gerçekten muhteşem bir performans sergiledi..Yanılmıyorsam double-double yaptı..

Maçın skoru: 87-69

Ev sahibi karşısında 7000 kişilik salonda seyirci avantajını elinde bulunduran Polonyalıları deyim yerindeyse parkeye gömdük ve farklı bir skorla sahadan ayrıldık..
Maçın genelinde üstünlüğümüz söz konusuydu, yalnızca 3.periyodun başlarında 3 numaralarıyla etkili olan Polonya bizim karşımızda çok da bir varlık gösteremedi.
Biz ise onların en en etkili yeri olan pota altını Ömer Aşık ile forse ettik ve hiç beklenilmedik olan bu hareketle onların oyun planını bir hayli bozduk..Ömer in aldığı basket-faullerle oyun disiplininden yavaş yavaş kopmaya başlayan Polonya ya indirici darbeler yine Ersan,Hidayet ve bugün gerçek yüzünü gösteren Semih ten geldi. Defansta ise hastalıktan kurtulan Ömer Onan Amerikan asıllı oyuncularını çok iyi tuttu..ve tabii ki yediğimiz 69 sayıda takım olarak iyi savunma yaptığımızın ayrı bir göstergesi..
Sonuçta 3 te 3 yaptık ve elemeleride dahil 9 da 9 oldu..
2 günlük aranın ardından 2.tur maçları başlayacak..Formumuz üst düzeyde..Böyle devam ederse Yunanistan,İspanya dışındaki takımları rahat yenebiliriz..Bravo 12 Dev Adam!!

8 Eylül 2009 Salı

TÜRKİYE 94-66 BULGARİSTAN


12 Dev Adam, turnuvanın 2.maçında karşılaştığı zayıf rakibi Bulgaristan karşısında sahadan 28 sayı farkla 94-66 galibiyetle ayrıldı.. Bu galibiyet gerçekten de çok kolay oldu.. Daha maçın başında yapılan alan savunmasına iyi bir şekilde karşılık vererek hücumda karşılaşacağımız bir olumsuzluktan daha maçın başında kurtulmuş olduk..defans anlamında ise tamamen teke tek üzerine, fzla organizasyonsuz hücumlarına bizde iyi adam adama savunma yaparak karşılık verince savunmada da bir sıkıntı kalmadı ve düşündüğümüzden çok daha rahat bir galibiyet aldık.. Üstelik bu fark sayesinde rahatlayan oyun sonucu Hidayet ve Ersan ı dinlendirme şansı da bulduk.. Bunun haricinde Ender 6 da 4 üçlükle maçı koparan isimlerin başında geldi yine, Oğuz ve Kerem Tunçeri bugünkü yardımcı oyuncular oldular...
Yarın grubumuzda bir diğer yenilgisiz takım, ev sahibi Polonya ile karşılaşacağız.. Litvanya yı yenmeleri gerçekten de şaşırtıcı oldu.. Demek ki hem iyi bir kadroya sahipler ve taraftarlarını çok iyi kullanıyorlar.. Umarım bu maçı da kazanırız.. Zira 2.gruplara puan taşınıyormuş ve 1. olup daha fazla puan taşımamak için hiçbir sebep yok..

7 Eylül 2009 Pazartesi

TÜRKİYE 84 - 76 LİTVANYA


A Milli Basketbol Takımımız, ya da 12 Dev Adam, bugün başlayan turnuvanın ilk maçında Litvanya ile karşı karşıya geldi.. Litvanya yı biliyoruz.. Yugoslavya,Yunanistan ve Amerika ekollerinden sonra gelen önemli bir güç olmuştur her zaman basketbolda.. Sarunas Jasikevicius, Siskauskas bir zamanlar Ülker de forma giyen Zukauskas, Jankauskas, Kleiza, Lavrinovic gibi önemli oyuncular yetiştiren bir ekol.. Üstüne üstlük bize karşıda önemli bir üstünlükleri bulunuyordu ve genelde de hep ilk maçları onlarla oynar, ellerinden 15 sayı fark yemeden kurtulamazdık..Bu ezber Japonya da düzenlenen Dünya Basketbol şampiyonası'nda bozulmuştu.. Turnuvanın başındaki mücadeleyi kazanan 12 dev adam 6.lık-7.lik maçında bir kez daha karşı karşıya geldiği Litvanya yı inanılmaz bir maç sonucu uzatmlarda devirmeyi bilip ilk galibiyetin tesadüf olmadıpını kanıtlamıştık... Daha sonra yanlış hatırlamıyorsam başka bir turnuvada (galiba 2007 Eurobasket) yine Litvanya ile eşeleşip farklı mağlup olmuştuk..
Bugün ise Efes Pilsen World Cup'ta gösterdiğimiz kötü performansın aksine iyi bir oyun ve taktik anlayışıyla sahada olduğumuzu söyleyebilirim.. En az Hidayet ve Ersan kadar ön plana çıkan bir Ender Arslan bir Oğuz Savaş olması bunlara Kerem Tunçeri,Bekir Yarangüme gibi oyuncuların eşlik etmesi bugünkü zaferin başlıca sebepleriydi. İlk maçta Litvanya yı yenmek hem puansal açıdan hem de zihinsel olarak çok iyi bir sonuç.. Umarım bu formumuzu nispeten zayıf rakipler olan Bulgaristan ve ev sahibi Polonya karşısında da sürdürürüz..