31 Temmuz 2009 Cuma

Yüksek Hedef, Kaliteli Transfer



Son dönemde, Türkiye'de yapılan transferlerin kalitesinde kesin bir artış var. Transfer derken sporun birçok dalından bahsediyorum aslında. Her ne kadar gündemi futbol takımlarımızın yaptığı transferler domine etse de diğer branşlarda da hareketli günler yaşandı. Kısaca göz atalım.
İlk bombayı Fenerbahçe Acıbadem bayan voleybol şubesi patlattı. Avrupa'da kariyer yapmış Natasa Osmokrovic ve Ekaterina Aleksandrovna'yla beraber Eczacıbaşı'nın genç pasörü Naz Aydemir'i kadrosuna kattı. Mehmet Ali Aydınlar çok açık konuştu: Hedefimiz Avrupa şampiyonluğu. Ardından Efes Pilsen bayrağı eline aldı ve Avrupa sayı kralı Igor Rakocevic'le NBA patentli pivot Bostjan Nachbar'a 2'şer yıllık imza attırdı. Geçen yılki bir röportajında "3 yıl içinde Euroleague kupasını Türkiye'ye getireceğim" diyen Tuncay Özilhan ne kadar kararlı olduğunu herkese göstermiş oldu böylece.

Malumunuz bu transferleri, 100. yılını kutlayan Ankaragücü'nün Darius Vassell, yeniden Avrupa'ya açılmak isteyen Galatasaray'ın Kader Keita-Elano Blumer, eksiklerini iyi analiz eden Fenerbahçe'nin milli bek Andre Santos bombaları takip etti ve kamuoyu harcanan paralara ve bundan da öte transferlerdeki başarılara şaştı kaldı.


Beni asıl şaşırtan ve sevindiren gelişmeler ise en yenileri; Galatasaray ve Fenerbahçe'nin basketbol şubelerinden gelen transfer haberleri... Önce uzun bir aradab sonra lig şampiyonluğuna uzanmak isteyen Galatasaray Litvanya milli takım oyuncusu Simas Jasaitis'le anlaştı. Bu haberin üzerinden henüz birkaç saat geçmemişti ki Fenerbahçe 2004 Avrupa sayı kralı Lynn Greer bombasını patlattı. Tanjevic'in askerleri 2 sene önce araladığı Final Four kapısını bu sene iyice zorlayacak gibi görünüyor.

Bu örnekler Türkiye'de transferlerin artık maymun iştahından çok idealler doğrultusunda yapılmaya başlandığını gösteriyor bize. Spor kulüplerine artık şirket gözüyle bakılmıyor ve spordan anlayan yöneticiler sazı eline almaya başlıyor sanki. Eğer böyle devam ederse Türk sporunu parlak bir gelecek bekliyor.

Hoşgeldin !!

Her ne kadar çiçeği burnunda olsa da hızlı bir şekilde ilerleyen blogumuza yeni bir yazar katıldı.Avalanche'a hoşgeldin diyor,siz okuyucularla iyi geçinmesini umuyoruz. (!)

Bayern Bomba Gibi

Audi Cup'ta izledim kendilerini.İlk başta Milan'ı sahadan sildiler,finalde de United karşısında gayet iyi oynadılar.Penaltılarla da olsa birinci oldular sonra.Tabiki bu kupa çok bişey ifade etmese de takımlar hakkında bir izlenim oluşturdu bizde.

Milan'dan başlarsak bu sene son yılların en kötü Milan'ını izleyebiliriz.Defans rezalet,forvette Pato tek başına çok birşey yapamaz.Orta sahada da bir Pirlo kalmış.Ronaldinho umut vermiyor.Sonuncu oldular zaten turnuvada.Takviye olmazsa çok zor günler bekliyor Milan'ı.

Manchester'ın da güç kaybettiği belli.Ama gene iş var takımda.Owen biraz ürkek oynasa da yararlı olacak gibi.En az 15 gol atar bu sene.Rooney'in iyi oynaması lazım.Yoksa United'ın da işi zor.Yeni bir Ronaldo bulana kadar yıllar geçebilir.Açıkçası bu sezon Premier Ligde favori görmüyorum United'ı.



Şimdi asıl konumuz olan Bayern'e gelelim.Herkes açıkça görebilmiştir ki bu sene iyi takım kurmuşlar.Forvet hatları çok güçlü.Toni,Olic,Klose,Müller,Gomez.Hani bu adamların kötü oynayacağı tutsa illa biri iyi oynar.Hepsinin aynı anda kötü oynaması imkansız.Orta sahaları da fena değil.Gurur kaynağımız Hamit ilk 11 oynuyor takımda.Oysa van Gall söylemişti onu kadroda düşünmediğini bizim basına göre.Çok güvenilirler gerçekten.Neyse yeni transfer Tymoshchuk'la daha da güçlenmişler.Schweinsteiger'in değeri daha anlaşılmadı.Çok kaliteli bir oyuncu.Daha Ribery gelecek buraya.Tabi Real sevdasını bırakıp oyununa bakarsa.Defansları ise hiç fena değil.Takım iskeleti denen şey oluşmuş Bayern'de.Bu sene Almanya'da kesin favoriler.Avrupa'da da yarı final oynayabilirler.Ama United güç kaybetse de Madrid ve Barça gibi takımlar güçlendi.Avrupa'da başarı için gene de takımın kendini aşması lazım.Ama geçen seneden çok daha iyi bir yerdeler.Harcanan paraların karşılığı gelecek gibi bakalım.

-Buarada Boca'yı hiç yazmadık ama adamlar bildiğiniz gibi işte,3. olup kapattılar turnuvayı büyük başarı onlara göre...-

30 Temmuz 2009 Perşembe

Istanbul Ambargosu 4-1 & 5-1

UEFA Avrupa Ligi 3.eleme turundaki temsilcilerimiz Galatasaray ve Fenerbahçe beklenildiği üzere maçlarını farklı skorlarla kazanıp ikinci maç için büyük avantaj elde ettiler.
Önce Maccabi Netanya - Galatasaray mücadelesine bakalım:
İsrail de yaklaşık 40 derece sıcakta ve %92 nem oranının olduğu bir ortamda oynandı karşılaşma. Maçın ilk dakikalarında Galatasaray her nedense orada olmayı yadırgamış bir biçimde mücadele etmekteydi. Maçın havasından son derece uzak gözüken futbolcular uykularından pek de iyi uyanamadılar ve maçın 25. dakikasında kullanılan köşe vuruşuna iyi yükselen Yampolsky nin kafası ön direkte duran Sabri'nin üstüne doğru gelmesine karşın bir şekilde gol olmayı bildi ve durum 1-0 oldu. Bu dakikadan sonra toparlanan Galatasaray baskıyı kurdu ve beraberlik golünü fazla geciktirmeden attı. 30.dakikada yine kornerden gelen topa iyi yükselen Hakan Balta kafayı vurdu ve top ağlarla buluştu 1-1. İlk yarı bu sonuçla tamamlanırken 30.dakikaya kadar Galatasaray'ın tutuk oyununun yavaş yavaş açıldığı gözlemlenmekteydi. Bundan mütevellit ikinci yarının ikinci,maçın 47.dakikasında Arda'nın ortasındaseken topu affetmeyen Kewell voleyi yapıştırdı ve Galatasaray'ın tur kapısını araladı.
Artık kontrol iyice temsilcimizden yanaydı..Dakikalar 53'ü gösterdiğinde ise Kewell-Baros-Arda paslaşmaları sonucu Arda'nın pasına ceza alanının köşesinde hareketlenen Sabri kendisinden hiç beklenmeyecek bir biçimde topa vurdu ve topu 90 a yakın bir yerden topu ağlarla buluşturdu. Bu dakikadan sonra değişikliklerle oyunu iyice rölantiye alan Rijkaard 66.dakikada yeni transfer Kieta'yı sahaya sürdü. Bu değişiklikten tam yedi dakika sonra 73'te yine Arda'nın ortasına bu sefer Baros kafayı uzattı ve durumu 4-1 e getirdi. daha sonra maçta kayda değer bir olay yaşanmazken, Galatasaray ikinci yarıdaki oyunuyla parmak ısırttı. Yavaş yavaş as kadrodaki futbolcuları deneyen Rijkaard alabileceği maksimum verimi oyuncularından aldı(aldığını düşünüyorum.) Gerçi defansta biraz sorun varmış gibi dursa da halledilemeyecek bir problem yok gibi duruyor. Bu arada bir not; maç tekrar incelendiğinde yeni transfer Leo Franco'nun çok isabetli kurtarışlar yaptığını ve galibiyetin mimarlarından olduğunu söylemeden geçemezdim. Takım iyiye gidiyor, oyuncular biribirine alışıyor orası da ayrı konu.. Hadi hayırlısı


Fenerbahçe-Honved maçı da tıpkı Galatasaray maçı gibi farklı skorla biten bir karşılaşma oldu. Özellikle Macar ekibinin ligi 14.sırada tamamlayıp Macar Kupası kontejanından katılmasının izleri maça damgasını vurdu. Zira maçın 1.dakikasından itibaren görüldü ki Fenerbahçe ile Honved arası uçurum ötesi bir fark vardı. Fenerbahçe etkili oyununu 13.dakikada Roberto Carlos un frikiğiyle taçalndırarak durumu 1-0 a getirdi ancak golün sevincini tam anlamıyla yaşayamadı. Çünkü golü attıktan hemen sonra arka adelesini tutan Brezilyalı yıldız sahayı erken terk etmek zorunda kaldı. Baskılı oyuna devam eden Fenerbahçe nin ikinci golü süpriz bir isimden(!) Güiza dan geldi İspanyol futbolcu sağ kanattan yapılan ortaya klas bir kafa vuruşuyla topu ağlarla buluşturdu. Durum 2-0. 40.dakikada yine sağdan yine Kazım Kazım ın ortasına ufak bir dokunuş yapan Güiza farkı açmaya devam ediyordu..Yarı bittiğinde arkadaşlarıma Güiza'nın hat-trickine şahit olacağımızı söyledim..adam bu sene coşacak galiba potansiyelini kinetiğe çevirme eğilimindeydi. İkinci yarı başladı, 61.dakikada Güiza bana verdiği sözü tuttu ve hat-trickini yaptı skor 4-0. O ana kadar oyunda hemen hemen hiçbir varlık gösteremeyen Alex De Souza'nın 1.adam olamama ve kaptanlığı devretmenin verdiği sıkıntıların, onu bir bir etkilediği açıkça gözlemleniyordu.. Onu biraz morallendirmek isteyen takım arkadaşlarının da yardımıyla Alex de golü buldu ve Fener tribünlerinin 5 5 5 5 5 işaretlerini selamladı. Nasıl olduğunu anlayamadığım bir şekilde maçta varlığı yokluğu sadece santra kullandıklarında belli olan konuk Honved in golü köşe vuruşundan geldi ve dakikalar 78 i gösterdiğinde durum 5-1 e geldi. hakem maçı ek süre oynamadan bitirdi ve bu skoru tescilledi. Bu sonucun ardından Fenerbahçe turistik amaçlı bir Budapeşte ziyareti hakkı kazandı. Fener yönetimi oyuncularının kültür seviyesini biraz olsun yükseltebilmek için google da falan biraz araştırma sonucu oradaki müzeler,kütüphaneler, tarihi mekanlara futbolcuları götürerek iyi birşeyler yapabilir.

Neyse sonuç olarak beklenilen oldu ve iki Türk takımıda sahadan farklı galibiyetlerle dolayısıyla turla döndüler..İkisine de sonraki turlarda başarılar...

Yakışır !!



Komedi



Sene 92.GS-FB maçı.Herşey belli zaten videoda.Adamların sahaya dalması bitirdi yalnız beni...

Gabriel Heinze Marsilya'da


Marsilya, Porto'dan 18milyon€ bonservis bedeliyle aldığı Lucho Gonzales'in ardından ikinci flaş ismi de patlattı. İsimler bakımından Galatasaray ile çekişen Masilya'nın ikinci bombası Man.Utd. da parlayan Real de fazla forma şansı bulamayan Heinze oldu. Umarız 29 yaşındaki futbolcu Lucho nun ilk maçta yaşadığı talihsizliği yaşamadan(omzu çıktı ilk maçta 1.5ay yok) futbol yaşantısını mutlu mesut sürdürür...

29 Temmuz 2009 Çarşamba

Elano Galatasaray'da


Çoğu Galatasaraylı artık yer alan transfer haberlerine dikkat etmiyordu büyük ihtimal.Haldun Üstünel de gene gizliden yürütüyordu işleri.İngiltere'de olduğu bilinince,Deco'dan dos Santos'a,ondan Neill'a,ondan da Elano'ya kadar çok isim yazıldı.Bu sefer tutturdular.Galatasaray, City'de gözden düşen Elano'yla 4 yıllık sözleşme imzaladı.

Bu transfer Haldun Abi'nin gizlilik şanına leke sürecek de olsa çok doğru bir transferdir.Ne kadar para verildi bir bilgi yok,ama çok imkanı yoktu Galatasaray'ın,o yüzden çok birşey vermiş olamazlar.Gene de iyi adama parayı acımayacaksın.(Edit:Bonservisine 7 milyon,kendisine de yıllık 3 milyon verecek Galatasaray.)

Elano çok iyi bir oyuncu.Takımında gözden düşmesinin nedeni City'nin o bölgelere çok adam alması.Brezilya milli takımında kendisi.35 kere hem de,oynadığı mevkide de dünyanın en iyileri oynuyordu belki de.Büyük iş başardı Galatasaray.

Lig başlamadan büyük heyecan sardı herkesi.Galatasaray kadrosuyla en iddialı gibi duruyor an itibariyle.Ama geçen sene de öyleydiler.5. oldular.Belli olmaz bu işler.Takımın uyumu çok önemli.

Sonuç olarak doğru bir transfer.Büyük ihtimal yararlı olacaktır Elano.Bir de mor forma olmasa...

Arbeloa Madrid'e,Toure City'e


Real Madrid tranfer piyasasını altüst ettikten sonra hala fazlalıkları yollamaya çalışırken gündeminde olan Alvaro Arbeloa'yı kattı kadrosuna.İspanyol sağ bek herkesi şaşırtarak çok cüzii bir rakama geliyor Madrid'e.5 milyon euro.Liverpool insafa gelmiş anlaşılan.15 deseler onu da verirdi Madrid.

Madrid'e bakarsak Ramos'la aynı mevkilerde oynayan bir oyuncu aldılar.Anlaşılan Ramos'u stoper olarak göreceğiz bu sene çoğunlukla.Her ne kadar yenilmez bir armada olmak için daha çok yol katetmesi gerekse de Madrid bir de ön liberoya adam bulursa çok kral takım olur.


İngiltere'de ise City sonunda defansa adam aldı.Hem de Toure'yi aldılar.Söylenen rakam 20milyon.Terry ikna olmamıştı ama Toure çabuk oldu haftalık 120.000 sterlini görünce.City adına çok olumlu bir transfer.Defans ve ortasahaya 1 yada 2 takviyeyle bu takım da iş yapabilir.

Arsenal'e gelince herkesi sattı adamlar.Deli gibi kar ettiler belki ama bu kadroyla City'le çekişirler ligde.Arsenal daha fazlası olmalı.Söylemiştim gene söylüyorum mutlaka takviye lazım.

Massa out,Schumacher in


Massa hala hastanede.Ama hayati tehlikeyi atlattığı hatta açamadığı sol gözünü de artık açabildiği söyleniyor.10 gün sonra taburcu olacakmış.Ama pistlere dönmesi ne kadar sürer bilinmiyor.Kendisi Ferrari'nin en önemli pilotlarından.İstanbul'da parlayıp bir daha da sönmedi desek yeridir.

Ferrari onun yerine yarışlara katılacak birini bulmak zorundaydı.2 gündür bir Schumacher söylentisi vardı.Bugün doğruluk kazandı.Efsane,Massa geri dönene kadar Ferrari adına yarışacak.Ferrari cephesinde Schumacher'in teklifi kabul etmesinin sevinci yaşanırken,Efsane'yi bir daha izlemek de bizler için büyük keyif olacak.

Tekrar hoşgeldin Schumi diyerekten selamlıyoruz Efsane'yi...

Küçük Savaşçı (!)



Eskiden geceleri fırsatım oldukça Flash TV ekranının karşısına geçer,Amerikan güreşi izlerdim.Eşek kadar adamların birbirini yalandan dövmesi değildi beni saran şey,sunucular Jimmy'le Nicky'di.Adamlar böylesine bir vahşeti bile o kadar eğlenceli hale getiriyorlardı ki hayran olur olmuştum kendilerine.Murat Şen ve Uğur Taşdemir adlı iki seslendirme ustası yapıyordu sunucuların dublajını.İsimleri size birşey ifade etmese de seslerini duyunca tanıyacağınıza eminim.

Ne zamandır izleyemiyordum,sonra karşıma bu video çıktı.NBA'nin sempatik koca bebesi Shaq güreşliğe soyunmuştu.Harbiden çok sempatik bu adam.Bu sefer Jimmy'le Nicky yok ama Shaq açığı kapatmış.İyi oldu sayesinde yıllar sonra Amerikan güreşi izlemiş olduk.


-"Shaquille" de zaten küçük savaşçı demekmiş.Adına yaraşır bir hareket yani Shaq'tan.-

Maccabi Netanya yı tanıyalım


Galatasaray'ın UEFA Avrupa Ligi 3.ön eleme turundaki rakibi Maccabi Netanya, İsrail'in başkenti Tel-Aviv temsilcisi. Geçen sezon kulübün Alman iş ve spor adamı Daniel Jammer tarafından satın alınması ve bundan sebep takımın başına Lotthar Mattheus u gelmesiyle Lale Devri'ni yaşamaya hazırlanan M.Netanya için sezon hiçte kötü başlamamıştı ilk 9 maçında 6 galibiyet ve 3 beraberlik alan Netanya Maccabi Haifa nın ardından ligde ikinci sırayı alıyordu. fakat daha sonra ardı ardına gelen beraberlikler ve bunların arasında elde edilen mağlubiyetler başlayan çöküşün habercisiydi. Genel olarak 2.-3.-4. sıralarda yer alan Maccabi Netanya ligi kendileri için sonunculuk olarak gözüken 4.lük ile bitirdiler. Yatırımlara bakıldığında hedeflerinin yaklaşık iki basamak altında kalan Tel Aviv temsilcisi bu sene içinde UEFA Kupası 2.eleme turunda Cherno More Varna ile eşleşti. İlk maçta evinde 1-1 lik skorla ayrılıp avantaj kaybeden takım, Bulgaristan'da yaptığı maçta sahadan 2-0 lık yenilgiyle ayrılıp UEFA Kupası'ndan elendi. Dediğimiz gibi yüksek beklentiler vardı.. Bu beklentilerin oluşabilmesi için de belli bir miktar bütçe hazırlanmalıydı. Hazırlanan bütçenin karşılığını bulamamasının etkileri 2009-2010 sezonu için Maccabi Netanya'nın başını ağrıtmaya başlamıştı. Zira Mattheus un istekleri doğrultusunda alınan sağlam oyuncular; Liran Strauber(kaptan), Zeer Haimoviç, genç yetenek Dedi Ben Dayan, Etey Sheceter, Luis Marin, Siyaboqua N'Kosi ile Bevann Fransmann ile yolları ayırmak zorunda kaldılar.
Hali hazırda bu sezon için kadrosunda yabancı oyuncu bulunmayan Maccabi Netanya'nın genç ağırlıklı bir takımla oynaması söz konusu. İsrail basını her ne kadar tur için hiçbir şansımız yok dese de bunların hep yapıldığını ve bunların karşıdaki güçlü takımın kafasını karıştırmak, kendilerini ''takılmayacak'' bir takım olarak kılmak için yapılan medyasal hareketler olduğunu söylemeliyim...
Zira 18 futbolcusunun da İsrailli olması kesinlikle takımda ayrı bir hava ve birliktelik oluşturduğu kesin.

Bu arada eklenesi bir not daha; İsrail temsilcisinin taraftarı oldukça ateşli ve coşkulu ayrıca Netanya'nın her zaman maç yaptığı sahadan daha büyük bir sahada yapacağını ve daha fazla seyirci geleceğini söyleyebiliriz..
Ancak Tobol maçından biraz olsun ders çıkaran Rijkaard ve Galatasarayımızın bu turu geçeceğini söylemek çok ta hayalcilik değil....

28 Temmuz 2009 Salı

GAFLET N3

"5 yeriz,7 yeriz ama 6 yemeyiz.7yeriz,9 yeriz ama 8 yemeyiz"

Gerçi doğru söylemiş;5 yediler Anderlecht'ten.Bu gidişle 7'leri,9'ları da görürüz.

Yiğido'nun yoğurdu...


Eşleşmeler belli olunca yazmıştım.Sivas en şanslı kurayı çekti ama çok bir şansı yok demiştim.Anderlecht Sivas'a göre birkaç gömlek üstün bir takım.

Bülent Uygun bu sefer olaya mütevazi yaklaşıyordu her zamankinin aksine.Beraberlik için çıkacaklardı ilk maça malum deplasmandaydı maç.Bir de gol atabilirsek çok iyi olur diyordu Uygun.Tabi olurdu.

Maç kabus gibi başladı.ilk 10 dakikada 3 net pozisyonu vardı Anderlecht'in.Nitekim gol de gecikmedi.Bir korner atışı sonrası boşa çıkan Petkoviç'in ardından De Sutter topu boş kaleye adeta zımbaladı.

Golden sonra baskılar devam edince 2. gol de gecikmedi.Boussufa kaleciyle karşı karşıya bulmuştu kendini.Daha dakikalar 22'ydi.İşler iyi gitmiyordu.Petkoviç'e verilen aptal geri paslar da aptal bir şekilde kornere çıkıyordu hep.Saçmalıyordu Sivasspor.Bas bas bağırıyorlardı adeta bizim burada işimiz yok diye.

Anderlecht de bunu anlayınca mahalle maçında oynar gibi oynamaya başladı.Petkoviç "Abanmak yok olm!! " dedikçe Anderlecht'li oyuncular da "Korkma olm teknik vurucaz" dediler ve 3-0 oldu skor.

Bari 2. maça bir şeyler bırakın demeye başlamıştık.Sivaslılara diyorduk daha çok.Çünkü Anderlecht öyle ahım şahım bir takım değil kesinlikle.Ama Sivas öyle bir futbol oynadı ki Anderlecht Barcelona taktiğiyle oynadı.Hiç bir şansı yok dememe rağmen birazcık da olsa yanılmayı umuyordum.

İlk yarı böyle bitiyordu.Tek olumlu hareket yoktu Sivas adına.Korkulan başa gelmişti.2. yarıya umutla bakmamızı sağlayacak hiçbirşey yoktu.Sivas'ın rövanşa umutla girmesi için 2 gol bulması lazımdı bu da kimseye inandırıcı gelmiyordu tabi.

2.yarı ilk yarıya nazaran çok daha zevksiz bir yarı oldu.Bunun nedeni Anderlecht'in bu skor bana yeter anlayışıydı.Sivas gene birşey yapamadı.Anderlecht de kontrollü ve savunma güvenliğini elden bırakmayan bir futbol sergiledi.

Sivas'tan 1 kişinin ismini söyleyemeyecek belki Belçikalı bir taraftar ama biz Boussufa,Suarez,Chatelle,Biglia isimlerini hatırlayacağız gibi.

Zevksiz geçen 2. yarıda 4. gol geldiğinde üzülerek de olsa heyecanlandık.Petkoviç son gördüğümüzde çok daha iyiydi.Gollerin üçünde hatası vardı şuana kadar.Defans zaten evlere şenlik.

Açıkçası baya bozuldu sinirim.Yazıyı maçı izlemeyenler için yazdım.Yorum yapmak gelmiyor içimden.Sivasspor hayranı olduğumdan değil sinirimin bozulması,bu Beşiktaş Liverpool'dan 8 yediğinde,Galatasaray Leverkusen'den 5 yediğinde ya da Fenerbahçe sıfır çektiğinde hissettiğim duygu.Ülke futbolu olarak geri kalmışlık.Kaderimiz bu olmasa gerek.Herşeyde olduğumuz gibi tüketen değil de, üreten bir mentaliteyle hareket etsek belki de futbolumuz kalkınacak.Kulüp yöneticileri bunu görsün artık.

Bu arada maç 5-0 bitti.Kimse bana Mehmet Yıldız yoktu Sezer yoktu demesin.Ya da hakem 4 atağımızı kesti ofsaytla demesin.Bunlar doğru da olsa bahaneden öteye gidemez.Hakettiğimizi aldık.Artık kimse Sivas'ın bir şansı olduğunu düşünmüyordur sanırım.Düşünen de düşünmekle kalır.

Bülent Uygun bütün suçu kendi üzerine aldı maç sonrasında.Çoğu futbolsever güleryüzle izlemiştir bu açıklamayı.Ligde işine bakacakmış beyefendi.Bu takım bu sene ligde de dökülür bence.Defans yerlebir olur.Üç büyüklerimiz daha da güçlendi.Anadolu'dan da güçlenen takımlar var.Sivas bu kadro ve oyunla ilk sekize girerse şanslıdır bana sorarsanız.Ama futbol bu diyerek temkinli yaklaşmakta da fayda var her zaman.



-Artık Bülent Uygun o otobüsle ne yapar merak ediyorum... -

Hadi Bakalım !!


Gerçi Milan diye bi yer yok ama (!) .

Başarılar Sivas.

GAFLET N2

"I would consider going to Manchester United but United have to consider if they want me to succeed Sir Alex Ferguson"

-

"Ben daha ölmedim !! "

-

" Rijkaard beni istememiş.Dön derlerse dönerim! "

BUR-SA-LI-YIZ


Geçen sene son ana kadar Avrupa şanslarını zorladılar olmadı.Ligin 2.yarısında gösterdikleri gayret takdire şayan.Ertuğrul Sağlam'ın payı büyük elbette.6. bitirdiler sezonu.Burun farkıyla Avrupa'yı kaçırdılar.Ama büyük umut aşılamıştı taraftarlarına Bursa.Seneye daha iyi olacaklarını düşünmelerini sağladı - ki bu kolay birşey değil-.Tabi somut birşeylerle desteklemeleri lazımdı bu havayı.Bunun en iyi yolu da transferdi tabi.

6 isim katıldı takıma bugüne kadar.7 isim de gitti.Gidenler arasında ilk göze çarpan isim Galatasaray'a giden Mustafa Sarp.Yeni takımının ne kadar önemli bir parçası olur bilemeyiz ama Bursaspor'da öyleydi.Geçen seneki başarının mimarlarındandı bu adam.Eksikliği hissedilir.Beyaz Rusya Milli Takımı'nın kaptanı Romaschenko da ayrıldı takımdan.Daha doğrusu sözleşme imzalanmadı.Doğru bir karar bence.Pek faydası dokunmuyordu adamın.

Gelenler arasında da 3 isim göze çarpıyor.Onlar da bugün beraber attılar imzayı yaklaşık 500 taraftarın önünde.Basel'den Ivan Ergic,Trabzonspor'dan Hüseyin Çimşir,Beşiktaş'tan Tomas Zapotocny.Geldikleri takımlara bakınca bile bir ilgi uyanıyor içimizde.Taraftarın da uyanmıştır tabi.Kombine satışlarında bir artış bekliyoruz artık.Ertuğrul Sağlam da yavaş yavaş Beşiktaş'ı topluyor Bursa'ya.Yakında Bobo falan da gelirse şaşırmayın(!).Neyse bir Anadolu takımına göre çok iyi transfer bunlar.Bursaspor bence son 1 yılda yaptığı hamlelerle Anadolu'nun Trabzonspor'la birlikte en iddialı takımı haline geldi.Seneye ilk dörde oynarlar kanımca.Sivas'ı solladılar bana sorarsanız.Gerçi bunları bir Anadolu yazısında iyice görürüz.

Sonuç olarak Bursa'yı güzel günler bekliyor.Geçen seneki başarıyı daha ileri taşımaları mümkün.Başarılar dileriz bu yolda.


Ha Bursaspor ayrıca Anadolu'nun en ticari kulübü desem yanlış olmaz heralde.Sırf şu yukarıdaki ürüne bakıp söylüyorum bunu.

Manchester Savaşları

Herşey bu çirkin adamın transferiyle başladı.Manchester United'da saygı görmediğini ifade eden ve kulüpten ayrılmak istediğini belirten Tevez'e hemen şehrin diğer takımı City talip oldu.Arap sermayesinin de desteğiyle oraya buraya tonlarca para döken City yine abartılı bir parayla(37.5 milyon sterlin)tevez'i renklerine bağladı.Asıl bundan sonra ortalık karışacaktı.Bu transferi çok büyük bir başarıymış gören City taraftarları şehri posterlerle donattılar.Tabii ki kanı kaynayan Unitedlılar kendi bölgelerinde bulunan bu posterlere dayanamayıp üzerlerine kırmızı boyalar atıp tepkilerini belirtmişler.Bunun üzerine billboard savaşında City taraftarı esprili ve sert bir şekilde United'ın yeni transferi müzmin sakat(ama iyidir.)Michael Owen ile dalga geçen bir poster asmışlar Manchester sokaklarına.

Bu savaş sadece taraftarlar arasında değil.Tevez,Mark Hughes ve Sir Fergie arasında da devam etmekte.Tevez ayrılır ayrılmaz Ferguson'u topa tuttu.Kendisine saygı göstermediğini,hiç oynatmadığını,şampiyonlar ligi finalinde onu oynatsaydı kupayı alacaklarını falan söyledi.Peki koskoca Sir bunların altında kalır mı?Elbette kalmadı ve zehir zemberek konuştu.Tevez'in bu kadar para etmediğini(ki bu doğru),City'nin bu transferi büyük başarı olarak görmesinin onların küçüklüğünden dolayı olduğunu ve City'nin bu kadar gereksiz para harcamasına rağmen ilk 4'e giremeyeceğini(ki bu da doğru)söyledi.


Bu açıklamalar en çok da biz futbolseverleri sevindiriyor.Artık bu sene çok daha heyecanlı ve sert Manchester derbileri izleyeceğiz gibime geliyor.Bir de City bence dikkatli ol.Madagaskar'ın da dediği gibi adam Alex Ferguson.Elbet bir bildiği vardır.




Morientes Marsilya'da


Adını bir duyuyoruz bir duymuyoruz.Öyle bir adam Morientes.Bir patlama yaptığı Real Madrid günleri var aklımızda bir de hemen ertesi senesinde döküldüğü yıllar.Şimdi Marsilya'yla anlaştığı söyleniyor.Daha doğrusu Marsilya resmi sitesinde yayınladı bile.Ne kadar ödemişler şimdilik belli değil.Ama çok birşey olduğunu sanmıyorum.

Morientes 33 yaşına gelmiş bir futbolcu.Bu yaşlar artık forvet oyuncuları için yavaş yavaş emekliliğe hazırlık niteliği taşıyor bence.Emeklilik için de Marsilya şehri doğru bir tercih.Orada golünü de atar, tatilini de yapar Morientes.

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Galatasaray'ın yeni formaları


Üç büyüklerden geriye bir Galatasaray kalmıştı formaları tanıtılmayan.Bu gece Kalamış'ta düzenlenen gösteriyle tanıtıldı formalar.Açıkçası Adidas'tan şüphe etmeye başladım.Ama onların çok da suçu yok.Türk Telekom mahvediyor işi.Formalar resmen özensiz duruyor.Bir reklam bu kadar mı kötü durur bir forma üzerinde?

Gelelim formalara.İlk sırada klasik parçalı forma var.Geçen seneki çok daha iyiydi.Bu çok daha özensiz ve kötü duruyor.Sonra beyaz forma var.Aynı şekilde bu da eskileri mumla aratan bir forma.Ve tabi en sonda şaşırdığımız aykırı forma var.Adnan Polat aykırı bir renk istediklerini moru seçtiklerini söylemiş.Hazır Rijkaard da gelmişken turuncu olsa fena olmaz mıydı?Mor hem saçma olmuş hem de Türk Telekom formanın az olan güzelliğini de almış.Baros da noktayı koymuş mor formaya bence,seneye 11 kaleci gibi olacağız demiş.Formalar genel itibariyle kötü.Adidas bi Fener'e forma yapabildi bana sorarsanız.Ama tabi Türk Telekom'un hakkını yememek lazım bu sefer. (!)

This is Zlatan can you beat this?


Ünlü bir spor firmasının reklamında Erik Cantona bu soruyu Ronaldo ya yöneltmişti..Şimdi iki süperstar uçuk teklif ve takaslarla Barcelona ve Real Madrid e transfer oldular..
Paradan mıdır yetenekten midir şandan mıdır şöhretten midir ? Zlatan İbrahimoviç, Cristiano Ronaldo gibi oyuncuların burunları biraz hatta bir hayli kalkık oluyor.
İbrahimoviç geçtiğimiz gün BARÇA TV ye verdiği röportajda yine sinsice bir demeç vererek kendini beğenmişlik duygusunun hala körelmediğini kanıtladı. Süper yıldız yaptığı açıklamay mütevazı başladı: ''Her oyuncu Barça ya gelmek ister, burası çok büyük bir kulüp belki Avrupa'nın hatta dünyanın en iyisi...Transferim gerçekleştiğinde dünyanın en mutlu insanı bendim hala da öyleyim. Buranın bir parçası olmak onur verici.'' Buraya kadar insanlar sanki Messi Barcelona ya yeni gelmiş ve onun demecini dinliyormuşuz gibi gözükse de İbrahimoviç bombayı patlatmakta gecikmiyor:''Her oyuncu burada top koşturmak ister fakat herkes buraya gelemez. Burada en iyiler oynar.'' Gerçi bu sözlerin neresi yanlış anlamak pek mümkün değil ama sizce Messi de böyle bir röportaj verir miydi o konuda şüpheliyim..Neyse İbra'nın da karakteri bu yapacak bir şey yok!.

Fenerbahçe'nin yeni formaları




Adidas'ın Beşiktaş faciasından sonra diğer takımları merakla bekler olmuştum.Ama korkulan olmadı bana sorarsanız.Beğendim bu formaları.En azından en klasik formalarını korumuşlar.Sarı-beyaz forma 2 sene önce beğeni toplamıştı ama geçen sene gereksiz bir şekilde çizgileri yan çevirmişlerdi.Böyle daha iyi tabiki.Son forma ise en farklı olanı.Ben beğendim ama.Genel itibariyle güzel olmuş formalar.Adidas da çifte standart mı uyguluyor diye düşündüm bir an.Siyah beyaz renklerle yapılabilecek belki de en kötü formaları yaptılar.Ama Fenerbahçe'de güzel iş yapmışlar.Sırada Galatasaray var.Ama ortada kabak gibi Türk Telekom yazdıkça Adidas'ın herhangi bişey yapabileceğinden de şüpheliyim.

República Federativa do Brasil *


2 yeni sambacısıyla beraber toplamda 8 Brezilyalı oldu Fenerbahçe'de.Bu dalda da Avrupa'da 1. sıraya oturdu Fenerbahçe.Çok büyük iş sanki.O kadar takım kadrosunda 8 sambacı bulundurmuyorsa bir bildikleri vardır zaten.Ki yabancı kontenjanı olan bir ligdeyiz.Tamam göz zevkine her zaman hitap etmişlerdir ama çoğunun takımlarına yarardan çok zararı dokunuyor bu adamların.Hele ki 8 tanesi bir araya gelmişken,bence takımda gruplaşma olmamasının ihtimali yok gibi.Ve bu adamlar -Alex dışında- tamamen para için oynayan adamlar bana sorarsanız.Tabi 2 yeni transferi şimdilik ayrı tutuyorum.Ama daha sonra bu yazıyı hatırlatacağıma eminim.

Gelelim bu isimlere,Fenerbahçe'de en eskileri Alex.Türkiye'de yaptıkları ortada.Son 5 yıldaki Fenerbahçe'nin şampiyonluklarında en çok onun imzası var bana sorarsanız.Ama bunlar bile geçen sene deli gibi eleştirilmesini engelleyemedi.Neden?Koşmuyor diye.Yalan da değil.Klasik koşmayan 10 numara sendromuna tutulmuştu Alex de.Gene de onu diğerlerinden ayrı tutmak lazım.Kaptanlığa kadar yükselmiş bir oyuncu.Ama ilerleyen yaşıyla beraber eleştiri oklarının da hedefi olur gene bu sene.

Defansta 2 stoper de sambacı.Bilica daha bu sene geldi,fena bir oyuncu değil.Ama bu kadar vatandaşıyla takımda huzursuzluk yaratır mı bilinmez.Edu'ya gelince bence söze gerek yok.Kaç maç kaybetti takım onun yüzünden?Hatta 2 sene önce şampiyonluk bile onun yüzünden gitti diyebiliriz.

Tabi efsane sol bek Roberto Carlos var.Geçen seneye kadar yararlı olduğunu düşünüyordum.Ama geçen sene takımın geri kalanı gibi bişey yapmadı.İlerleyen yaşının da etkisi var tabi.Aldığı parayı hakeder mi,Fenerbahçe için çok mu gerekli tartışılır ama gene de efsane adam.Kötü söz söylemeye dilim varmaz.

Her ne kadar yabancı sayılmasa da Vederson var gene solda.Acaba birazcık Türkleşmiş midir?Takımı 7 Brezilyalı'dan kurtaracak kadar değil bence.Adamın özünde var sambacılık hem.

Geldik Deivid'e.Zico onu tutmasa çoktan başka takımdaydı şimdi.Vederson ve Carlos'la birlikte en paramı alır geçerim diyen oyunculardan.Takıma ne yararı oluyor ki bu adamın kalkıp sözleşme yeniliyorsun?3 yılda arada sırada uzaktan bam güm vurması dışında yaptığı bi iş yok Fener adına.

Ve son eklentiler Andre dos Santos ve Cristian Oliveira var.Onlar için yorum yapmak erken olur şimdi ama dos Santos kumaşının iyi olduğunu gösterdi daha ilk hazırlık maçında.Daum da "Carlos'un veliahtı" dedi,coştu falan.Dediğim gibi birşey söylemek için erken henüz ama onlar da Fenerbahçe Cumhuriyeti'nde isyan bayrağı çekebilecek olan Brezilya Federal Cumhuriyeti'ne katılacaklar mı merak ettiğim bir konu açıkçası.

Kolay değil (!) tüm Avrupa devlerini geride bırakmış Fenerbahçe.Bir dostumun "Bu da birşeydir abi" dediğini duyar gibiyim sanki.


*
Brezilya Federal Cumhuriyeti

Kız gibi ama...


Real Madrid'e transferi gerçekleşir gerçekleşmez soluğu bir gece kulübünde alan ve tesadüfe bakın ki (!) karşısında Hilton otelleri varisi ve skandallar kraliçesi Paris Hilton'u bulan Cristiano Ronaldo yeni takımıyla ilk maçlara çıkadursun,Paris de boş durmamış,açıklama yapmış.

"Cristiano kız gibi. Ben maço erkeklerden hoşlanırım, tarzı bana hiç uymadı. Bu yüzden onu hiç çekici bulmadım." gibi sözler sarfetmiş Paris Hanım.Ama bana kalırsa resimde de görüldüğü gibi kimin kimi çekici bulmadığı,kimin ahtapot gibi olduğu belli.

Ayrıca kız gibi ama dünyanın en çok kazanan futbolcusu adam ne diyebiliriz ki ??

Tesadüfün Böylesi...


Türk takımlarının hazırlık kampları devam ediyor. Üstelik bu sene hemen hemen tüm Süper Lig takımlarımız kamplarını uluslararası boyutlara taşımışlar..Yani çoğu takımımız diğer Avrupa ülkeleriyle maçlar yapmakta. (Denizlispor,Gaziantepspor,Büyükşehir Belediyespor,Manisaspor...) Bu tür durumlar ekiplerimizin vizyonunun geliştiğini bizlere göstermekte.. Evet kesinlikle bu durum bir avantaj ama ne yazık ki istenmeyen olaylar da baş gösterebiliyor..
Sivasspor un Hollanda nın PSV Eindhoven takımıyla yaptığı maçta 26 ve 30. dakikalarda gereksiz yere çıkarılan kırmızı kartlar sonrasında(Diallo ve İbrahim Dağaşan'a) çirkinleşen futbolcular ve teknik direktör Bülent Uygun ilk başta bize haksız gibi gözükmüşlerdi. Hatta bu hareketler sonrası Sivasspor UEFA'lık oldu. Ve iki oyuncusunu Anderlecht maçlarında oynatamama ile karşı karşıya kaldı. Tamam her ne kadar Bülent Uygun un dediği gibi Hollandalı hakemin Anderlecht sempatisi olduğuna inanmasak bile ortada bir senaryonun döndüğüne işaretler dün giderek etkisini arttırdı.
Zira dün oynanan Heracles Almelo-Gaziantepspor karşılaşmasında maç 0-0 devam ederken üstelik maçın son yedi dakikasında çıkan iki kırmızı kart ile maç tatil edildi. Önce Murat Ceylan (dk.83) daha sonra Ümit Tütünci(dk.87) kırmızı kart gördüler. Ne tesadüfse karşılaşmada yine olaylar çıktı ve bu sefer hakem maçı tatil etmek zorunda kaldı(!)


Bu ilginç tesadüf nasıl oldu acaba? Hollanda'nın havasından mı suyundan mı? Hollandalıların havasından suyundan mı? yoksa bizden mi?

24 Temmuz 2009 Cuma

Galatasaray: 2 - FC Tobol Kostanay : 0


UEFA Avrupa Ligi 2.Ön Eleme Turu'ndaki rövanş maçında temsilcimiz Galatasaray sahasında konuk ettiği Tobol'u 64.dakikada Mustafa Sarp ve 90+2 de Servet Çetin in kafa golleri ile geçmeyi bildi.


Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi önceliği fizik gücüne veren Frank Rijkaard yine fizik olarak iyi antreman yemiş kadrosuyla sahadaydı. İlk maçtan farklı olarak sahada tecrübeli ve oyunun kaderine doğrudan etki edebilecek düzeydeki oyuncuların bu maçta Galatasaray ilk 11'ine serpiştirilmiş olmasıydı(Hakan Balta, Arda Turan, Milan Baros).
Kolay ve eğlenceli geçmesi beklenen karşılaşma beklentilerin aksine zevksiz ve zor başladı. 30.dakikaya kadar sahada çok fazla varlık gösteremeyen Galatasaray'da Gökhan Zan'ın defan stan çıkardığı toplar yerini bulmuyor, Sabri'nin ortaları alışılagelmiş bir şekilde eski açığa paralel olarak taç veya aut çizgisini boyluyor ve sırtını çizgiye veren Yaser hiç içeriye girmeyerek Galatasaray'ın hücumda çoğalamamasını körüklüyordu.
Pozitif olarak baktığımızda en az Arda kadar yetenekli olduğunu düşündüğüm Serdar Eylik sahada harikalar yaratıyordu deyim yerindeyse. İlk 11 de şans bulan genç oyuncu 4-3-3 te ileride soldaki görevini layıkyla yerine getiriyordu..Ancak 55 te kafasına aldığı darbeyle yerden kalkamayan Serdar, oyundan alınmak zorunda kaldı buna rağmen taraftarın yüzünü güldürmeyi başardı. Bir diğer iyi oynayan ise 10 numara KAPTAN Arda Turan'dı başlarda yerini yadırgasa da resmen maç içinde oyun kuruculuk görevine alıştı ve 30.dakikadan itibaren gerek düzgün pasları gerek çalımlarıyla takımının etkili isimlerinden olmayı başardı.
İkinci yarı kabus bir atakla başladı. Sol kanattan kopup gelen Nurgaliyev ceza sahasında kaleciyle karşı karşıya kaldı fakat bu pozisyonu cömertçe harcadı ve top Orkun'da kaldı. Daha sonra kontrolü ele aldık ve beklenen an geldi.Golü bulduk. 64'te (Kimileri bunun çalışılmış olduğunu düşünüyor ama bence kesinlikle alakası yok..) Zorunluktan dolayı yine Sabri'ye kullandırılan bir serbest vuruşta kavisli ortaya iyi yükselen Mustafa Sarp durumu 1-0 yapıp tur kapısını araladı. Bundan sonra oyunun hakimiyetini tamamen eline geçiren Galatasaray rakibine maçı uzatma şansı vermedi

Maç tam bitiyor derken,90+2 de kullanılan köşe vuruşunda ceza sahasında beyaz formalı sadece 3 kişi bulunuyordu. Onlardan en uzun boylu olan Servet'e doğru gelen topa karşısındaki defansı ekarte edip harika bir kafa vuruşu gerçekleştiren Servet topu ağlara gönderdi ve turun resmen Galatasaray'a geldiğini perçinledi.
Maç sonu futbol adına söylenebilecek çok birşey yok aslında zevksiz ama garanti bir oyun söz konusuydu Galatasaray için.. Bence de böyle olması gerekiyordu. Bu takım hakkında bu maç üzerinden pek iyi şeyler düşünmeyen bazı yazarların Maccabi Netanya maçında biraz daha tatmin olabileceklerini düşünüyorum. Zira bu takımdan biraz daha güçlü bir takım olan İsrail temsilcisi Tobol'a göre çok daha fazla takılması gerken bir ekip.. Frank ve oyuncular bunun bilincidedir...

NOT: Maçta sakatlanan Serdar Eylik in durumu fena değilmiş. Temas direkt olarak kafasına geldiği için 1 gün hastanede müşade altında tutulacakmış..Geçmiş olsun!

Björn Helge Riise Fulham da

John Arne Riise nin kardeşi 23 yaşındaki Björn Ham Kam takımında top koşturuyordu. Abisine biraz olsun çekmiş olacak ki Avrupa Kupalarına katılan Fulham ile anlaşmaya vardı. Ve oynadığı Premier Ligi'nde Arsenal, Manchester United, Chelsea, Liverpool gibi takımlarla en azından 2'şer maç yapacak olması da cabası.. Hayırlı olsun efem..

21 Temmuz 2009 Salı

Fener'e İki Sambacı Daha

Şu ana kadar dış transferde sessiz kalan Fenerbahçe,Avrupa'yı şöyle bir taradıktan sonra yine transferi Brezilya'dan yaptı.Sol bek mevkiine Andre dos Santos'u,ve geçen sezonun en sancılı yeri olan belki de geçen sezon gelen başarısızlığın birinci sebebi ön liberoya Cristian Oliveira'yı aldılar.Brezilya Ligi'ni hiç takip etmediğimden futbolcular hakkında hiç atıp tutmayacağım.Cristian'ı hiç tanımıyorum artık bu sezon literatürümüze bir futbolcu daha eklemiş olacağız.Andre dos Santos'u Konfederasyon Kupası'nda izlemiştik.Oradaki performansı ile göz doldurmuştu.İyi bir transfer olduğu ortada.Kendisini Milan istemiş,gitmemiş.Fener bu transferlerden çok iyi performanslar bekliyor.Bu arada şampiyonluk yarışı iyice kızışmaya başladı daha sezon başlamadan.

20 Temmuz 2009 Pazartesi

Vefat!..

Maalesef üst üste gelen üzücü haberlerle yıkıldık önce efendiliği tartışılmayan Orhan Şengürbüz aniden geçirdiği bir kalp krizi sonucu vefat etti. Bu sabaha karşı ise Büyük Beşiktaşlı, her takımın taraftarlarınca sevilen ve sayılan eski futbolcu, spor yazarı Vedat Okyar'ın aramızdan ayrıldığını öğrenmiş bulunmaktayız. Kendilerine Allah'tan rahmet kederli aileleri ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz...

Seyrantepe Bilmecesi Çözüldü Gibi...


Galatasaray'ın kanayan yarası haline gelen ve her daim onlar için bir sorun olan Seyrantepe deki stad projesinde bugün bir adım atıldı. Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Adnan Polat ve TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar bir basın toplantısı düzenlediler. Bayraktar 5 firmanın teklif verdiğini ve ilk etapta bunların değerlendirileceğini söyledi. Aksi takdirde devreye TOKİ'nin gireceğini ve her ne şartta olursa olsun Seyrantepe Projesi'nin 365 gün içerisinde tamamlanacağını belirtti. Konunun ekonomik boyutuyla ilgili konuşan Adnan Polat ise Aslantepe Stadı Loca ve VIP tribünü kombine satışlarında belirli bir düşüş olduğunu ve içinde bulunduğumuz dönemde satışların bekleme durumunda olduğundan bahsediyor. Kombinelerden 43 Milyon $ lık bir gelir elde ettiklerini fakat hedeflerinin yaklaşık 105 milyon $ olduğunu vurgulayan Polat, TOKİ'ye, ilgili bakanlık ve kuruluşlara güvendiğini söyledi.
Umarım bu basın açıklaması somut bir adım olarak kalır ve artık bu projeyle ilgili daha fazla spekülasyon üretmek zorunda kalmayız...

18 Temmuz 2009 Cumartesi

Honved'i tanıyalım


UEFA AVRUPA LİGİ kuraları dün TSİ 14:30 da İsviçre'nin Nyon kentinde çekildi. Kuralara seri başı olarak katılan temsilcilerimizden Fenerbahçe Honved ile Galatasaray, Tobol'u geçmesi halinde Sliema/M.Netanya eşleşmesinden turu geçen tarafla 2.turda karşılalşacak.
İlk maçlar 30 Temmuz ikinci maçlar ise 6 Ağustos'ta oynanacak. İki temsilcimizde ilk maçlarını İstanbul'da ikinci maçlarını ise deplasmanda oynayacaklar..
Öncelikle Macaristan temsilcisi Honved'i tanıyalım..
Honved'in tarihine baktığımızda gerçekten şatafatlı dönemlerinin geçmişte önemli bir yer tuttuğunu görmekteyiz. Özellikle Puskas'ın takımda yer aldığı dönemlerde fırtına gibi esesn Macaristan ekibi müzesinde, 13 lig şampiyonluğunun yanı sıra 7 Macaristan Kupası 1 Mitropa Kupası bulunduruyor. Avrupa arenasında Honved 1966 da Kupa Galipleri Kupası 1979 da Avrupa Fuar Şehireleri (UEFA) Kupası'nda çeyrek final oynadı. 1978-79 sezonunda ise o dönemdeki temsilcimiz Adana Demirspor ile karşılaşmış ilk maçı evinde 6-0 alan Honved ikinci maçta 2-2 beraberlikle ayrılınca temsilcimizi saf dışı bırakmayı başarmıştı.
Günümüze döndüğümüzde Macar ekibinin geçmiş yıllarını mumla aradığını gözlemliyoruz. Zira geçen sezonu 14.sırada bitiren Honved, bu performansın aksine Macar Kupasını kaldırmayı başarmış ve bu kontejandan Avrupa Ligi'ne katılmayı başarmıştı. Bu yıl 100.kuruluş dönemini kutlayan Honved Maçlarını 10.000 kişilik Bozsik Stadı'nda oynuyor. Geçen sezon İnter Toto Kupası'nda Strum Graz ile oynadığı maçta tribünlerdeki ırkçı tezahüratlar sonucu 1 maç seyircizisiz oynama czası aldığı için Fenerbahçe maçında tribünleri dolduramayacak.
Kadrosunda 2 si Brezilyalı 8 yabancı bulunduran Budapeşte temsilcisinin teknik direktörlüğünü Tibor Sisa yapmakta...
Temsilcimiz Fenerbahçe'nin seviyesinde olamayan Honved in hiçbir şansının bulunmadığını düşünüyorum. İçeride ve dışarıdaki mağlubiyetlere hazırlıklı olmalarını tavsiye ediyorum...

17 Temmuz 2009 Cuma

Beşiktaş'ın Yeni Formaları

Sponsor Adidas olunca,bir bekleyiş başlamıştı Beşiktaşlılarda.Bu gece tanıtıldı formalar.Biraz değişik ve farklı olmuş açıkçası.Sanki sponsorun değiştiğini,Adidas olduğunu gözümüze sokmak istemişler gibi.Gene klasik çubuklu forma var,hafif değişiklik var onda tek hoşumda giden de bu oldu zaten.Diğer iki forma fazla fantastik.Pek beğenmedim açıkçası.Ama 3-4 senedir hep aynı tarz formalar vardı.Bu değişiklik iyi de gelebilir.Şimdi sevmesek de sonra alışır severiz diye düşünüyorum.Farklı bir takım gibi olmuş Beşiktaş.İşte formalar:

Rakipler Belli Oldu



UEFA Avrupa Ligi 3.eleme turunda Fenerbahçe'nin ve Tobol'u geçmesi halinde Galatasaray'ın rakipleri belli oldu.Fenerbahçe,Macar ekibi Honved ile eşleşirken Galatasaray,Sliema(Malta)-M.Netanya(İsrail) maçının galibi ile eşleşti.
Tabii bu rakipler takımlarımızla baş edecek güçte değiller ancak bir mucize(büyük bir mucize) sonucu bizi elerler.Fakat bu da pek muhtemel değil.Ama yine de çok büyük konuşmamak lazım.Zamanında Tromso,MTK,Sigma Olomouc için de bunları söylemiştik.Sonra başımıza neler geldi.Ayrıca Galatasaray'ın Kazakistan'da 1-1(!) berabere kaldığı Tobol'u da geçmesi gerekiyor.

Bi bildiği vardır...


Transferi kapattık demesine rağmen,Alex Ferguson genç bir oyuncuyu daha United'a kazandırdı.Norveç Premier Ligi takımlarından Fc Molde'de top koşturan genç oyuncu Mame Biram Diouf Ocak ayında katılacak Manchester kadrosuna.Yarım sezon kiralık olarak top koşturacak Fc Molde'de.

Fc Molde'yi United taraftarları hatırlayacaktır çünkü takımın efsane oyuncularından Solksjaer'i de oradan almışlardı.Genç oyuncu Mame Biram'a gelirsek adını duymamıştım.Fm'de de öne çıkan bir isim değildi.Haberi duyunca biraz araştırdım.Karnesi fena değil.Molde'de 62 maçta 30 gol,Senegal ümit milli takımında da 18 maçta 5 gol kaydetmiş.Henüz 21 yaşında.Kendini geliştirmek için çok doğru yere gitti.Sir onu olabileceği en iyi düzeye ulaştıracaktır.

Sir de açıklama yapmış,transferi kapatmıştık ama biz almasak başkası alacaktı demiş.O yüzden hemen bitirmişler transferi.

Dedik ya tanımıyoruz adamı diye.Ama Ferguson bu.İlk tepkim "Bi bildiği vardır..." oldu.

Stewart Downing Villa'da


Tuncay'lı Middlesbourgh demeye alıştığımız bu takımın bir diğer yetenekli futbolcusu Stewart Downing, takımının İngiltere Championship'e düşmesinin ardından satılık listesine çıkarılmış ve Aston Villa takımı tarafından takibe alınmıştı. İki ingiliz kulübünün bugün mutabakata varmasıyla milli sol kanat oyuncusu artık Villa Park müdavimleri için ter dökecek...Kendisine yeni takımında başarılar...

Ibra Barça gibi


Öncelikle bu Fotomaçvari başlıktan dolayı özür diliyorum herkesten.Ama bu haber daha onaylanmamış bir haber,İtalyan ve İspanyolların sıkışı da olabilir.İddiaya göre Ibra Eto'o artı 40 milyon ve artı Hleb(bir sene kiralık) karşılığında Barça'ya transfer oldu.

İddianın doğruluğu bir yana,Ibra bu kadar eder mi diye düşünüyoruz kuşkusuz.Eto'o da bence en az onun kadar değerli bi forvet ama açıkçası pislik bir adam.Biraz sorunlu.Tabi Inter de Ibra'yı kolay kolay vermek istemiyor.Ama Ibra çok zamandır söylüyordu artık gitmek istediğini.Şampiyonlar Ligi'ni kazanabilecek bir takıma gitmek istiyordu.Transfer gerçekleşirse amacına fazlasıyla ulaşmış olacak.

Barça cephesinde de Eto'o'dan kurtulmak Guardiola başta olmak üzere herkesi rahatlatacaktır.Üstüne verilen 40 milyon Barça için bir hiç olsa da gene de biraz savurganlık olmuş yani.David Villa'ya yüklenseler daha iyiydi.Ama Ibrahimoviç de beklentileri fazlasıyla karşılar diye düşünüyorum.

Umarız transfer gerçekleşir de seneye El Classicolar tadından yenmez olur.Seneye Pes 2010'da da efsanevi maçlar çıkar Barça-Madrid kapışmasından.

Sivasspor vs Anderlecht



Merakla bekliyorduk doğrusu bu kurayı,çok ilgilendiğimizden değil sırf merakımızdan.İlk defa bir Anadolu takımı Şampiyonlar Ligi'ne gidiyordu ve rakibi tabiki önem arzediyordu bizim gibi futbolseverler için.

10 takımlı bir kuraya girecekti Sivas ve seribaşı değildi.Muhtemel rakipleri Shakhtar Donetsk,Sporting Lizbon,Panathinaikos,Celtic ve Anderlecht'ti.Hani hangisine bakarsanız bakın Sivas'ın hiç bir şansı olmadığını düşünürsünüz.Ben de öyle düşünüyorum.Tabi biraz da antipatim var Sivasspor'a.Ama geçen sene bana sorarsanız 2.liği hiç haketmeyen bir takımdı Sivas.Neyse sonunda bunu başardılar ve Şampiyonlar Ligi önelemesinde Anderlecht'in rakibi oldular.Ki diğer rakiplere bakarsak çekebilecekleri en şanslı kurayı çektiler.

Geçen seneki Sivas bir varlık göstermezdi zaten ki bu sene giden ve gelen oyuncular arasındaki dengesizlikle beraber Sivasspor'un bence hiç şansı yok.Hazırlık maçlarındaki görüntü içler acısı.Gene de Türk futbolu adına kazanmasını ummaktan ve başarılar dilemekten başka şansımız yok.

-Bu arada ilk maçı deplasmanda 28-29 Temmuz'da,rövanşı ise Sivas'ta 4-5 Ağustos'ta oynayacak Sivas.

Tobol Kostanay vs. Galatasaray Istanbul (Maç Analizi)


Öncelikle belirtmeliyim ki beklediğimden çok daha zevksiz bir maçla karşı kaşıyaydık. Aslında beklentilerimin bu raddede olması da yanlış olabilir tabii ancak yine de oynanan oyun her iki takım adına tek kelimeyle FELAKETti. Şöyle birşey var ki; iki takımın kötü durumda olması Tobol un işine gelmişti. Zira geçen sezonu bundan 1,5 ay önce kapatan Galatasaray yeni sezon hazırlıklarına 1 ay önce başlamış üstüne üstlük bu periyotta Harry Kewell, Arda Turan, Ayhan Akman gibi isimler milli takımda yer almıştı. Bunun üstüne beklenildiği gibi teknik kadronun da değişmesi ve takımın sezonu bu denli erken açması önlenemez bir adaptasyon sorununun temellerini oluşturmaktaydı. Zira bunun ilk örneğini sezonun ilk resmi maçında gördük. Takımda açıkça görülen ve son derece doğal olan bir uyumsuzluk ve biribirine alışma çabası gözlemleniyor. Buna ek olarak, daha önce de belirttiğim üzere önceliği fizik gücüne ayıran Frank Rijkaard, bu maça da çoğu ilk idmandan(20 Haziran- 1.tur kamp çalımaları/İstanbul-) beri Frank Rijkaard yönetimindeki oyunculardan kurulu 4-3-3 sistemiyle sahada yer almıştı. Bana kalırsa sahaya çıkan bu futbolcu topluluğu Galatasaray'ın yedeklerinin yedekleri şeklindeydi ve sıkıntılı bu oyunun esas sebebi bu futbolcuların bazılarının da yetenek eksiklği yaşamasıydı. Maça bakacak olursak, sezona hazır olmayan Galatasaray, 90 dakikaya da hazır olmadığı ilk dakikalarda golü kalesinde görerek kanıtladı.. sağ kanattan yapılan ortada yerden seken top Gökhan Zan ve Servet Çetin ikiz kulelerini aşıp havada Zhumaskaliyev ile buluştu. Sabri'nin yaptığı garip judo savunmasıvari bir hareketle şaşkına döenen Kazak futbolcu bu hengamden kaçayım der gibi şık bir voleyle Sabri'nin savunmasına(!) rağmen topu ağlarla buluşturdu. Durum 2.dakikada 1-0 olmuştu. Gerek ekran başındaki bizler gerekse sahadaki isimler şoka uğradı bu golle.

Acaba gollü bir maç mı geliyor? derken ilk yarıya kadar şut bile çekilememesi aslında maçı başlamadan bitmesine sebebiyet vermekteydi. Galatasaray'ın kötü oyunu ya da isteksizliği yoktu sahada başka birşey vardı hala anlayabilmiş değilim . İlk yarı sonunda kapatılması gereken maçı izlemeye devam ettim. 2.yarı başında, Baros ve Arda değişiklikleri biraz olsun pozisyon üretebileceğimiz umudunu içime serpiştirmişti ki nitekim 57. dakikada kullanılan bir köşe vuruşunda Arda'nın ortasına 3 kişinin kafasından seken topa Baros kafayı uzattı ve skoru 1-1 yapan golü attı. Tam da herkesin beklentisi doğrultusunda gerçekleşen Arda&Baros A.Ş. şeklindeki gol kimilerinin aklına 2.golün habercisi gibi bir oluşum gibi gözükse de vaziyet o yönde değildi ne yazık ki.. Üstüne üstlük oyundan sıkılan Alpaslan'ın 72. dakikada ''Arkadaş bu oyun da çok sıkıcı ben çıkıyorum hadi görüşürüz.'' tavrındaki kırmızı kart görmesi bile oyuna pozitif ya da negatif hiçbir şey kaztmadı. Kazak takımı yine kontratak oyununu sürdürüyor Galatasaray ise 1-0 lık skora bile razı oldukları bir ortamda buldukları bir golle beraberliği yakalamanın avantajı(!)nı kullanıp oyunu iyice sıkıntılı hale getiriyordu.. Son umudumuz Arda'dan en azından bir hareketle oyunu değiştirmesini falan beklerken ondan da bir kıpırtı göremeyince iyice ümitsizliğe kapılmıştık ki Çek hakem Libor Kovarik son düdüğü çaldı ve maçın sonucun tayin etti 1-1.

Maç sonunda istatistiklere baktığımda gerçekten çok şaşırmıştım. Galatasaray beklenildiği gibi %67 topla oynama yüzdesiyle oynamış-eğer topla oynanan yerin de istatistiği yapılmış olsa yaklaşık yüzde 80-90 civarında orta saha çıkardı- ve tamı tamına 7 şut çekmişti. Heralde maçın iğrenç geçmesinden olacak ki aklımda sedece 3 şutumuz kalmış...Bir başka istatistik ise pasla ilgili.. 478 pas yapmışız ama yukarıda da belirttiğim gibi bunların kaçı ileriye ve hücuma katkı yönünde tartışılır...

Bir de medyada Galatasaray teknik direktörü Frank Rijkaard'ın Tobol ü pek takmadığı söylendi fakat ben bu örüşe pek fazla katılamayacağım zira onun felsefesinde, yeteneğine hemen hemen bakılmaksızın fizik gücü en yüksek seviyedeki oyunculardan kurulu olan Galatasaray takımının Tobol ile oynanan maça çıkması gerekiyordu. Tabii ki oynanan takımın Tobol olmasında bu durumun etkisi de var(yani iki takımın güç seviyesi biraz daha yakın olsa milli takım ve yabancı oyunculardan kurulu bir Galatasaray izleyebilridk) ama adamın düşüncesi bu yönde ve önünde de risk alabileceği bir karşılaşma söz konusydu. Ben bu konuda Rijkaard'ın böyle bir fırsatı eline geçirmişken kullanmasını olumlu karşılıyorum.

Neyse sonuç olarak 1-1 biten zevksiz bir maçtan sonra yazabildiğim kadar yazmaya çalıştım. Galatasaray'ın sezonun Sami Yen'deki ilk maçta farklı bir galibiyetle rövanşı alıp sahadan turla ayrılacağını düşünüyorum.. İyi günler.

16 Temmuz 2009 Perşembe

Lucio Inter'e



Bayern Münich'in başarılı defans oyuncusu Lucio'nun Inter'le 3 yıllığına anlaştığı açıklandı.Günlerdir adı Fener'le yazılıyordu hep.Hani olmayacak iş de değildi bana sorarsanız.Tabi Inter'den teklif geldiyse Fener'i gözü görmemiştir Lucio'nun.

32 yaşına gelmiş Lucio için yaş kesinlikle bir problem olmaz.Zira bu yaşlar en verimli yaşlardır stoperler için.Tecrübe önemlidir.Lucio'da da fazlasıyla tecrübe olduğunu söyleyebiliriz.Kendisi Brezilya milli takım kaptanı var mı ötesi?Hava toplarında etkili bir isim.Mourinho'yla takışmazsa ilk 11 çıkar Inter'de.

3 senelik anlaşma sağlanmış.Inter de geniş bir stoper rotasyonuna sahip oldu böylece.Sağlam defansları var.Zaten İtalya'da rakipleri yok.Avrupa'da da bu gidişle gene çeyrek finalden ileri gidemezler gibi.Tabi takviye olmazsa.


-Bu arada Mircea Lucescu kalp krizi geçirmiş.Yapılan operasyon başarılıymış,hayati tehlikeyi atlatmış.Kendisine geçmiş olsun diyor,acil şifalar diliyoruz. -

Felipe Melo Juventus' ta !


Eski Juventus'u arayan yöneticiler takımda biraz da olsa gençleştirme politkasına yönelmiş durumdalar zira geçen sene Nedved, Del Piero gibi 30 yaş üstü oyuncuları sıklıkla kadrosunda bulunduran Juventus İtalya'nın güçlü takımlarından Fiorentina nın 26 yaşındaki başarılı ön liberosuyla 5 yıllık anlaşma imzaladı..