17 Temmuz 2009 Cuma

Tobol Kostanay vs. Galatasaray Istanbul (Maç Analizi)


Öncelikle belirtmeliyim ki beklediğimden çok daha zevksiz bir maçla karşı kaşıyaydık. Aslında beklentilerimin bu raddede olması da yanlış olabilir tabii ancak yine de oynanan oyun her iki takım adına tek kelimeyle FELAKETti. Şöyle birşey var ki; iki takımın kötü durumda olması Tobol un işine gelmişti. Zira geçen sezonu bundan 1,5 ay önce kapatan Galatasaray yeni sezon hazırlıklarına 1 ay önce başlamış üstüne üstlük bu periyotta Harry Kewell, Arda Turan, Ayhan Akman gibi isimler milli takımda yer almıştı. Bunun üstüne beklenildiği gibi teknik kadronun da değişmesi ve takımın sezonu bu denli erken açması önlenemez bir adaptasyon sorununun temellerini oluşturmaktaydı. Zira bunun ilk örneğini sezonun ilk resmi maçında gördük. Takımda açıkça görülen ve son derece doğal olan bir uyumsuzluk ve biribirine alışma çabası gözlemleniyor. Buna ek olarak, daha önce de belirttiğim üzere önceliği fizik gücüne ayıran Frank Rijkaard, bu maça da çoğu ilk idmandan(20 Haziran- 1.tur kamp çalımaları/İstanbul-) beri Frank Rijkaard yönetimindeki oyunculardan kurulu 4-3-3 sistemiyle sahada yer almıştı. Bana kalırsa sahaya çıkan bu futbolcu topluluğu Galatasaray'ın yedeklerinin yedekleri şeklindeydi ve sıkıntılı bu oyunun esas sebebi bu futbolcuların bazılarının da yetenek eksiklği yaşamasıydı. Maça bakacak olursak, sezona hazır olmayan Galatasaray, 90 dakikaya da hazır olmadığı ilk dakikalarda golü kalesinde görerek kanıtladı.. sağ kanattan yapılan ortada yerden seken top Gökhan Zan ve Servet Çetin ikiz kulelerini aşıp havada Zhumaskaliyev ile buluştu. Sabri'nin yaptığı garip judo savunmasıvari bir hareketle şaşkına döenen Kazak futbolcu bu hengamden kaçayım der gibi şık bir voleyle Sabri'nin savunmasına(!) rağmen topu ağlarla buluşturdu. Durum 2.dakikada 1-0 olmuştu. Gerek ekran başındaki bizler gerekse sahadaki isimler şoka uğradı bu golle.

Acaba gollü bir maç mı geliyor? derken ilk yarıya kadar şut bile çekilememesi aslında maçı başlamadan bitmesine sebebiyet vermekteydi. Galatasaray'ın kötü oyunu ya da isteksizliği yoktu sahada başka birşey vardı hala anlayabilmiş değilim . İlk yarı sonunda kapatılması gereken maçı izlemeye devam ettim. 2.yarı başında, Baros ve Arda değişiklikleri biraz olsun pozisyon üretebileceğimiz umudunu içime serpiştirmişti ki nitekim 57. dakikada kullanılan bir köşe vuruşunda Arda'nın ortasına 3 kişinin kafasından seken topa Baros kafayı uzattı ve skoru 1-1 yapan golü attı. Tam da herkesin beklentisi doğrultusunda gerçekleşen Arda&Baros A.Ş. şeklindeki gol kimilerinin aklına 2.golün habercisi gibi bir oluşum gibi gözükse de vaziyet o yönde değildi ne yazık ki.. Üstüne üstlük oyundan sıkılan Alpaslan'ın 72. dakikada ''Arkadaş bu oyun da çok sıkıcı ben çıkıyorum hadi görüşürüz.'' tavrındaki kırmızı kart görmesi bile oyuna pozitif ya da negatif hiçbir şey kaztmadı. Kazak takımı yine kontratak oyununu sürdürüyor Galatasaray ise 1-0 lık skora bile razı oldukları bir ortamda buldukları bir golle beraberliği yakalamanın avantajı(!)nı kullanıp oyunu iyice sıkıntılı hale getiriyordu.. Son umudumuz Arda'dan en azından bir hareketle oyunu değiştirmesini falan beklerken ondan da bir kıpırtı göremeyince iyice ümitsizliğe kapılmıştık ki Çek hakem Libor Kovarik son düdüğü çaldı ve maçın sonucun tayin etti 1-1.

Maç sonunda istatistiklere baktığımda gerçekten çok şaşırmıştım. Galatasaray beklenildiği gibi %67 topla oynama yüzdesiyle oynamış-eğer topla oynanan yerin de istatistiği yapılmış olsa yaklaşık yüzde 80-90 civarında orta saha çıkardı- ve tamı tamına 7 şut çekmişti. Heralde maçın iğrenç geçmesinden olacak ki aklımda sedece 3 şutumuz kalmış...Bir başka istatistik ise pasla ilgili.. 478 pas yapmışız ama yukarıda da belirttiğim gibi bunların kaçı ileriye ve hücuma katkı yönünde tartışılır...

Bir de medyada Galatasaray teknik direktörü Frank Rijkaard'ın Tobol ü pek takmadığı söylendi fakat ben bu örüşe pek fazla katılamayacağım zira onun felsefesinde, yeteneğine hemen hemen bakılmaksızın fizik gücü en yüksek seviyedeki oyunculardan kurulu olan Galatasaray takımının Tobol ile oynanan maça çıkması gerekiyordu. Tabii ki oynanan takımın Tobol olmasında bu durumun etkisi de var(yani iki takımın güç seviyesi biraz daha yakın olsa milli takım ve yabancı oyunculardan kurulu bir Galatasaray izleyebilridk) ama adamın düşüncesi bu yönde ve önünde de risk alabileceği bir karşılaşma söz konusydu. Ben bu konuda Rijkaard'ın böyle bir fırsatı eline geçirmişken kullanmasını olumlu karşılıyorum.

Neyse sonuç olarak 1-1 biten zevksiz bir maçtan sonra yazabildiğim kadar yazmaya çalıştım. Galatasaray'ın sezonun Sami Yen'deki ilk maçta farklı bir galibiyetle rövanşı alıp sahadan turla ayrılacağını düşünüyorum.. İyi günler.

Hiç yorum yok: